Rektör Alma, “2024 Yılı TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri” Törenine Katıldı

Cumhurbaşkanlığı himayesinde Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) ortaklaşa düzenlediği "TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Rektör Alma, “2024 Yılı TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri” Törenine Katıldı

Cumhurbaşkanlığı himayesinde Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) ortaklaşa düzenlediği "TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen törene Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, Rektörümüz Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma ile farklı üniversitelerden rektörler, ödül alan akademisyenler ve aileleri katıldı.

Çağa liderlik eden Türkiye hedefine emin adımlarla ilerliyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, “Çağın gerisinde kalan değil, çağa liderlik eden bir büyük ve güçlü Türkiye hedefine emin adımlarla ilerliyoruz. Sabun köpüğü gibi gelip geçen mevzi başarılarla yetinmek istemiyoruz. Ülke ve millet olarak yere sağlam basıyor, adımları sağlam atıyoruz. Planlarımızı orta ve uzun vadeli yapıyoruz. 2002’ye göre bugün çok iyi bir konumdayız” ifadelerini kullandı.

25 genç bilim insanımıza bu ödüllerini takdim ediyoruz

“TÜBA-TESEP kapsamında dördü telif eser ödülü, biri Halil İnalcık özel ödülü, biri Kemal Karpat özel ödülü ve biri jüri özel ödülü olmak üzere toplam 7 eserin ödüle layık görüldüğünü aktaran Erdoğan, "Böylece bugüne kadar 246 Türkçe bilimsel telif eserimize TÜBA TESEP ödülü vermiş oluyoruz. TÜBA üstün başarılı genç bilim insanı ödüllerimiz dünyada genç akademi oluşumunun ilk ve en özgün örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu yıl 20 farklı üniversitede bilimsel çalışmalar yürüten 25 genç bilim insanımıza bu ödüllerini takdim ediyoruz." dedi.

Böylelikle 2001'den bugüne kadar TÜBA GEBİP ödülü kazanan genç bilim insanı sayısının 669'a yükseleceği bilgisini paylaşan Erdoğan, şöyle devam etti:

"TÜBA Uluslararası Akademi Ödüllerini ise üç farklı kategoride, uluslararası düzeyde özgün, öncü ve çığır açan çalışmalarıyla temayüz etmiş 4 kıymetli bilim insanına veriyoruz. Bu 4 isimle birlikte bugüne kadar toplam 32 bilim öncüsüne TÜBA Uluslararası Akademi ödülleri tevdi edeceğiz. Bugüne kadar 947 bilim insanımız, uluslararası bilim diplomasisi alanında önemli bir boşluğu dolduran TÜBA ödüllerini kazanmış oluyor.

Bilim tarihi aynı zamanda yarım kalmış çalışmalar mezarlığıdır

İbn-i Sina'nın "Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder" sözlerini ve ecdadın "Marifet iltifata tabidir, iltifatsız mal zayidir." sözlerini hatırlatan Erdoğan, takdir görmeyen, taltif edilmeyen, teveccühe mazhar olmayan her bir çalışmanın, her ne kadar asli değerlerinden hiçbir şey kaybetmese de geniş kitlelere ulaşmak bakımından istenilen etkiyi oluşturamadığını vurguladı.

Erdoğan, "Gerek kişisel hayatımıza, gerekse toplumların serencamına baktığımızda teşvikin, taltifin özellikle işlerin dönüm noktalarına gelindiğinde yapılan cesaretlendirmenin ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Çığır açma potansiyeli olan birçok proje ve fikir vaktinde destek bulmadığı için akamete uğramış, tarihin tozlu raflarına havale edilmiştir. Bu açıdan bilim tarihi aynı zamanda yarım kalmış, akim kalmış çalışmalar mezarlığıdır." ifadelerini kullandı. Türkiye'de bilim ve teknolojinin uzun yıllar merak ve iştiyak sahibi, idealist bir avuç insanın kendi imkanlarıyla sınırlı bir uğraş alanı olarak görüldüğünü aktaran Erdoğan, şunları söyledi:
“Burada şu hususu da vurgulamak durumundayım. Bilimsel birikim açısından dünyada istisnai bir konumda olsak da bunun kurumsallaşması noktasında da o derece geç kalmış bir ülkeyiz. Akademik üretkenlikte bugün bizden ileride olan toplumların çoğu devletin desteğini almış, kurumsallaşmış ve temel bilim dallarını aynı çatı altında toplamış bilim akademilerini bizden çok önce hayata geçirmişlerdir. Örneğin Avrupa’da bilim akademilerinin önemli bir kısmı 17. yüzyılda kurulmuştur."

Bilimler akademisi kurulmadan evvel çeşitli alanlarda çalışmalar yapan bilim adamlarının olduğunu belirten Erdoğan, "Hatta 18. yüzyıla kadar Avrupa uygarlığını etkileyen, yönlendiren ve besleyen doğu medeniyeti Türk-İslam dünyasında yetişen bilim adamları, düşünce adamları olmuştu. Fakat yeni dönemin ruhunu doğru okuyamama sonucu sürecin devam ettirilememesi gerilemeyi de beraberinde getirdi." dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, gelecek dönemde çığır açıcı teknolojilerde yetkinliklerini geliştirmeye devam edeceklerini belirterek, "Nükleer reaktörlerden kuantum teknolojilerine, stratejik malzemelerden iklim teknolojilerine ve kritik ham maddelerden sentetik biyolojiye attığımız pek çok adımla ülkemizi bilim ve teknolojide dünyada hak ettiği konuma taşıyacağız." dedi.

Eski dünyanın paradigmalarının çöktüğünü ve yeni dünyanın hangi temeller üzerine yükseleceğinin halen belirsizliğini koruduğunu dile getiren Kacır, "Bizler, ilmi faaliyetleri bir ibadet olarak gören, insanları ilme, bilgiye, öğrenmeye davet eden bir inancın mensuplarıyız. Aklı, akıl yürütmeyi, tefekkür etmeyi esas alan ilim ve medeniyet anlayışının mirasçılarıyız. Medeniyetimizin aklı olmuş birbirinden kıymetli şahsiyetlerin ortaya koydukları önemli çalışmalar, tarihin farklı dönemlerinde sahip olduğumuz fikri ve ilmi canlılığın ispatı niteliğindedir." diye konuştu.​​​​​​​

91 bin bilim insanı ve gence destek sunduk

Son 22 yılda, ülkenin patent başvurularında dünyada 12'nci, tasarım başvurularında 2'nci sıraya yükseldiğine işaret eden Kacır, şu bilgileri paylaştı: "Sınai mülkiyet portföyümüzü 93 binden 2 milyonun üzerine çıkardık. Oluşturduğumuz etkin teşvik sistemiyle AR-GE ve inovasyon odaklı kalkınmanın önünü açacak güçlü bir altyapı inşa ettik. Bugün 104 teknoparkımızda 11 binden fazla teknoloji girişimi, firmaların bünyesinde kurulan ve sayıları 1600'ü aşan AR-GE ve tasarım merkezlerimizle müteşebbislerimiz yenilikçi çalışmalar yürütüyor. AR-GE harcamalarımızın yıllık 1,2 milyar dolardan 16 milyar dolara yükselmesi ve AR-GE personel sayımızın 29 binden 291 bine çıkması inovasyon kapasitemizin nereden nereye geldiğinin göstergesidir. Ülkelerin refah seviyesini ve rekabet gücünü, bilimsel çalışmaların ve teknolojideki yenilikleri sahiplenme düzeyinin belirlediği bu dönemde TÜBİTAK, toplumun tüm kesimlerinin bilimle buluşmasını sağlamaya devam ediyor. 2002'de 1167 AR-GE projesine bugünkü değerle 1,5 milyar lira destek olan TÜBİTAK ile bu yıl 9 bin 988 AR-GE projesine 9 milyar lira katkı sağladık. TÜBİTAK desteklerinden yararlanan firma sayısı 12 kat artarak 2 bin 769'a çıktı. 2002'de yaklaşık 1000 bilim insanı ve gencimiz TÜBİTAK desteklerinden yararlanmışken bu yıl 91 bin bilim insanımıza ve öğrencimize destek sunduk."

2024 bilim ve teknoloji yılı oldu

Bu yılın bilim ve teknolojide atılım yılı olduğunu anlatan Kacır, Türk savunma sanayisinin teknolojik atılımın öncüsü olmayı sürdürdüğünü dile getirdi.Kacır, bilgisayarları ve işletim sistemi TÜBİTAK tarafından geliştirilen 5'inci nesil savaş uçağı KAAN'ın bu yıl ilk uçuşunu gerçekleştirdiğini, BAYRAKTAR TB3'ün kısa pistli bir gemiye iniş-kalkış yapmayı başaran ilk insansız hava aracı olarak dünya havacılık tarihine geçtiğini, Türkiye'nin ilk jet motorlu eğitim uçağı HÜRJET'in ses hızını aştığını, Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarının devreye alındığını, süper bilgisayar ARF'i kullanıma açtıklarını, rubidyum atomik saatini ürettiklerini, TÜRKSAT 6A'yı uzaya gönderdiklerini ve Türkiye'nin ilk astronotları Alper Gezeravcı ve Tuva Cihangir Atasever'in uzayda bilimsel çalışmalar gerçekleştirdiklerini hatırlattı.

Canla başla çalışmaya devam edeceğiz

Bugünün dünyasında bilimsel araştırmalar ve inovasyonun, çoğunlukla topluma karşı doğrudan sorumluluk taşıyan kamu otoriteleri ya da enstitülerde değil, kar odaklı çalışan büyük teknoloji şirketlerinin elinde yükseldiğini kaydeden Kacır, sözlerini şöyle tamamladı: "Yapay zeka gibi, ilaç keşiflerinden kişiselleştirilmiş eğitim olanaklarına çok büyük fırsatlar taşıyan alanlarda dahi kural tanımazlık insanlığın felaketine yol açabilir. Kültürel önyargılar içeren veri setleriyle yapay zeka modellerinin eğitilmesi ve yapay zeka geliştirme süreçlerinde hesap verebilirlikle yasal çerçevenin eksikliği, dijital faşizme giden yolun taşlarını döşüyor. Böylesi bir tabloda, zat-ı devletlerinizin (Cumhurbaşkanı Erdoğan) 'Daha adil bir dünya mümkün' seslenişi, insanlık için tarihi bir hedefi tarif ediyor. Bizler de, tüm araştırmacılarımızla, Türkiye'nin bilim ve teknoloji yolculuğuna katkı sunan herkesle birlikte bu iddiayı insanlıkla buluşturmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Öz güven devrimini gerçekleştirmiş bir Türkiye var artık. 'Yapamaz, başaramaz' diyenlere aldırış etmeyen, kendi evlatlarının kabiliyetlerine, akıl terine, alın terine güvenen bir Türkiye var artık. Önümüzdeki dönemde çığır açıcı teknolojilerde, AR-GE ve üretim altyapımızı, akademik yetkinliklerimizi, nitelikli insan kaynağımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Nükleer reaktörlerden kuantum teknolojilerine, stratejik malzemelerden iklim teknolojilerine ve kritik ham maddelerden sentetik biyolojiye attığımız pek çok adımla ülkemizi bilim ve teknolojide dünyada hak ettiği konuma taşıyacağız."

Bilim insanlarımız bizlere güven veriyor

Türkiye’nin 2053-2071 hedeflerine, bilim insanlarının yoğun emekleri ve fedakarlıkları ile ulaşacağını ifade eden TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türkiye’nin istikbalinin şekillenmesinde “Türkiye yüz yılı vizyonunu” inşa ederken bilimin rehberliğinin önemine dikkat çekti.

Farklı dillerdeki bildiri ve raporlar ile Filistin’in haklarını uluslararası akademi dünyasında savunmaya devam ediyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zulümden kaçarak Türkiye’ye sığınan mazlumlar üzerinden yürütülen insanlık dışı, ayrılıkçı, toplum güvenliğini sarsıcı propagandalara karşı durarak; insani değerlere ve atalarımızın tarihsel duruşuna sahip çıktığını belirten Başkan Şeker, TÜBA adına tüm uluslararası platformlarda insanlığın yanında durduğu ve haklı davadan vazgeçmediği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti ve “Tüm dünyanın gözlerini kapadığı, sırt çevirdiği Gazze’de İsrail sistematik soykırıma devam ediyor. Nasıl küresel kirli bir iş birliği ve emperyal baskı düzeni var ki; sanatçılar konuşamıyor, gazeteciler yazı yazamıyor, akademisyenler görüşlerini beyan edemiyor. Konuşan sanatçılar ve gazeteciler ise işlerinden oluyor, akademisyenler kürsülerini kaybediyor. Düşünce özgürlüğü, ifade hürriyeti gibi kavramlar İsrail’in savaş suçlarının konuşulmasında rafa kalkıyor. TÜBA olarak hazırlamış olduğumuz farklı dillerdeki bildiri ve raporlar ile Filistin’in haklarını uluslararası akademi dünyasında savunmaya devam ediyoruz.” dedi.

Aileyi korumak zorundayız

Prof. Şeker, Türkiye’nin uluslararası alandaki dik ve onurlu duruşunu gelecek nesillere emanet etmek için aileyi ve gençleri küresel dezenformasyondan korumak zorunda olduğunu bildirdi. Aileler ve aile kavramının, tüm dünyada hiç olmadığı kadar yoğun saldırı altında olduğunu belirtti. Aileye karşı sistematik yürütülen saldırılar; aileyi, toplumsal dayanışmayı yok edici, insani değerleri ve kutsalları yok sayan, haz ve hız düşkünü bencil bireyler oluşturmayı hedefleyen toplum mühendisliğinin yansımalarıdır dedi.

Konuşmasına son yıllarda gündem olan sosyal medya kullanımı ve etkilerine değinerek devam etti “Sosyal medyanın karanlık dehlizlerinde “dijital cehalete” dayalı sanal bilgi ve belgeler ile hızla yayılma imkânı bulan bu organize kötülükle ancak kararlı bir şekilde topyekûn mücadele edebiliriz. Bunun için karar alıcılar kadar, sivil toplum kuruluşlarına ve biz bilim insanlarına da büyük görev düşmektedir. Yapay zekâ teknolojilerinin uluslararası düzeyde ve millî güvenliğe dayalı olarak kişisel verilerin güvenliğinden, ticari, siyasi, toplumsal güvenliğe kadar geniş yelpazede risk ve fırsatlar sunduğu bilinciyle, stratejilerin geliştirilmesi ve farkındalık oluşturulması önem arz ediyor. Başta sosyal medya olmak üzere bilişim teknolojilerindeki hızlı dönüşümün ve yapay zekânın ortaya çıkardığı etik sorunların toplumsal etkilerini araştırmak üzere güncel araştırma ve raporlamalarımız çalışma gruplarımız üzerinden devam ediyor.” Dedi. Akademinin gerçekleştiği program ve projeler, bilim diplomasisi çalışmaları, yayınları hakkında bilgi vererek konuşmasını sonlandırdı.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı başta olmak üzere parlamentomuza, bakanlıklarımız ve bağlı kuruluşlara, üniversitelerimize, genç bilim insanlarımıza ve sivil toplum kuruluşlarımıza dünyadaki diğer bilim akademi örneklerinde olduğu gibi güncel konularda paydaşları bir araya getirerek, multidisipliner yürütülen bilimsel etkinlikler ve raporlamalar ile danışmanlık yapmaktayız. G20 zirvesindeki Bilim-20 grubu başta olmak üzere uluslararası alanda ülkemizi bilim diplomasisi çerçevesinde etkin bir şekilde temsil ediyoruz. Ülkemizin sosyal adalet ve eşitlik temelli etik ve insani duruşunu her bilimsel toplantıda net bir şekilde ortaya koyuyoruz. TÜBA olarak Türk Dünyası’na özel bir ilgi gösteriyoruz. Türk Dünyası Bilim Akademileri Birliği’nin dönem başkanlığını yürütüyor; aynı şekilde TÜBA üyesi bir bilim insanımız da Asya Bilim Akademileri Birliği başkanı olarak seçildi ve bu görevi deruhte ediyor. Türkiye’nin ulusal, özerk bilimler akademisi olmanın sorumluluğu ile; ülkenin bağımsızlığı ve refahı için çalışan özgüveni ve umudu yüksek, ülkesine inanan, değerlerine sahip çıkan, aile-toplum ilişkisinin önemini kavramış, kendisini yetiştirmiş ahlaklı ve nitelikli genç bilim insanlarımızla geleceği inşa etme çabamız devam ediyor. Himayelerinizde yürüttüğümüz ödül programları ve Türk-İslam Bilim Kültür Mirası Projesi için sizlere şükranlarımızı arz ederiz.”

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Orhan Aydın, kurumun Milli Teknoloji Hamlesi hedeflerine katkı sağlamak için önemli adımlar attığını ve Türkiye'nin küresel bir güç olma yolundaki yürüyüşüne katkı sağlamak için azim ve kararlılıkla çalışmalarını sürdürdüklerini bildirdi.

Bilim, teknoloji ve yenilik politikalarının 2024-2028 dönemini kapsayan Türkiye'nin 12. Kalkınma Planı çerçevesinde şekillendiğini vurgulayan Aydın, bu planın "Türkiye Yüzyılı'nda çevreye duyarlı, afetlere dayanıklı, ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değer üreten, geliri adil paylaşan, istikrarlı, güçlü ve müreffeh bir Türkiye" olma vizyonunu ortaya koyduğunu söyledi. Aydın, güçlü bir ekonomi ve refah toplumuna ulaşmanın yolunun, bilim, AR-GE, teknoloji ve yeniliğe dayalı bir anlayıştan geçtiğini vurguladı. TÜBİTAK'ın, güçlü altyapısı, nitelikli araştırmacı insan kaynağı ve etkili bir yönetişim modeliyle bu anlayışa hizmet ettiğini vurgulayan Aydın, yeşil ve dijital dönüşüme öncülük ettiklerini, kamu, üniversite ve özel sektörden araştırmacılarını yenilikçi araştırma platformlarında bir araya getirdiklerini anlattı.

Yeni başarılar için bir motivasyon oluşturmayı hedefliyoruz

Aydın, TÜBİTAK olarak, bir yandan üniversite, kamu ve özel sektöre yönelik önemli AR-GE destekleri sağlarken diğer yandan; savunma, havacılık ve uzay, nanoteknoloji ve yapay zeka gibi birçok kritik alanda yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesine katkı verdiklerini belirtti. Anadolu'nun her köşesine yayılan bilim merkezleri, dergiler, atölyeler, yarışmalar ve birçok etkinlikle bilim iletişiminde öncü rol oynadıklarını, bilimi toplumun her kesimine yaymaya çalıştıklarını belirten Aydın, şunları kaydetti: "Son yıllarda artan ikili ve çoklu işbirliklerimizle, anlaşmalarımızla, önemli uluslararası kurumlarda üstlendiğimiz temsil ve yönetim görevleriyle bilim diplomasisine önemli katkılar sağlıyoruz. Genç, dinamik ve üretken araştırmacı insan kaynağımızın gayretleri, uluslararası göstergelere de yansıyor. Uluslararası araştırma fon kaynaklarından yararlanma düzeyimiz her geçen yıl artıyor. Artan nitelikli yayın, patent, proje, uluslararası işbirliği sayılarımızla üniversitelerimizin ve araştırma kurumlarımızın uluslararası görünürlüğü, sanayicimizin rekabet gücü her geçen yıl iyiye gidiyor. Son yıllarda, bu ivmesel iyileşmenin sürdürülebilirliği adına geliştirilen politika ve mekanizmalarla geleceğe daha güvenle bakıyoruz. Bir yandan bilimsel bilgi üreten, bu bilgiyi teknolojiye dönüştüren ve toplumun hizmetine sunan bireylerin yetişmesine destek oluyor, diğer yandan başarılı bilim insanlarımızı ödüllendirerek emeklerini takdir etmeye büyük önem veriyoruz. Bu yıl ödüllerimiz 59. kez sahiplerini buluyor. Bu ödül geleneğimizle yeni başarılar için bir motivasyon oluşturmayı hedefliyoruz." 

Protokol konuşmalarının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Muhsin Kaleli’nin Karatay Medresesi Tablosu, TÜBA ve Türkiye Maarif Vakfı’nın ortaklaşa hazırladığı Maarif Ansiklopedisi ile 2024 TÜBA yayınlarından bir seçki hediye edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri sahibi akademisyenlere ödüllerini bizzat takdim etti, ödüle layık görülen bilim insanlarıyla günün anısına hatıra fotoğrafı çektirdi.

Başkan Şeker, Külliye’de düzenlenen ödül töreni öncesinde TÜBA Bilim Ödülleri sahiplerine beratlarını The Ankara Hotel’de düzenlenen organizasyonla takdim etti. TÜBA üyeleri ve bilim insanlarının ailelerinin de katıldığı törende ödül sahiplerini tebrik eden Prof. Dr. Muzaffer Şeker, TÜBA ailesine hoş geldiniz dedi.

Bu gönderiyi paylaş
Tags